Türkce | ZonêMa/Kirmancki |
1) anten 2) duyarga | anten [zool. → 2] [Fr. → Lat.] |
1) ara bozucu (arabozan), ikiyüzlü 2) boşboğaz, ispiyoncu | fızıl (1) |
1) araştırıp bulmak, belirlemek, tespit etmek 2) haber almak, işitmek | doskerdene (döskerdene) |
1) arka arkaya girip sıralanıyor 2) kaçınıyor | kuno ra têpey |
1) arka arkaya koyuyor 2) arka arkaya dayıyor | şaneno têpey |
1) arka taraf 2) son, sonuç | peyni [d.] |
1) arkadaş , dost 2) yoldaş (yol arkadaşı) | albaz [e.] (Gımgım, Xınıs), alvaz (Erzingan, Tercan), alvoz (Pülümür, Kırmızıköprü, Nazimiye), olvaz (Mamekiye), embaz |
1) arkadan 2) sonundan | peyniya ra |
1) arkasına vuruyor 2) arkasına koyuyor 3) arkasına dayıyor | şaneno pey |
1) arkasına/ardına/peşine düşmek 2) araştırmak | dıma kotene |
1) arkaya koyuyor, arkasına yerleştiriyor 2) arkaya ekliyor, arkasına ekliyor | keno pey |
1) arkaya takılıyor 2) savılıyor | kuno ra pey |
1) arkaya takılmak, ardına düşmek 2) çekinmek 3) savılmak | era pey kotene (era pey kewtene) (no cı ra kuno ra pey - bu ondan çekiniyor) [f.] |
1) arkaya takıyor, arkasına tutuk ediyor 2) savıyor | fino ra pey |
1) artık 2) hele | de |
1) arzu, istek dilek 2) heves | arzu [Far.] (3) |
1) aslen, aslı (köken, kök, soy yönünden) 2) memleket olarak (halk ağzından) | eslê (eslê xo Xınısa - aslen Hınıs'lıdır; eslê xo xormeka - aslen (kökeni, soy olarak) hormektir) |
1) at tekmesi 2) düzine (aynı cinsten on iki parçanın oluşturduğu takım, çok miktarda olan | çute [zool.] (1) |
1) atışta nişan 2) evlenmek için birbirine söz verme 3) işaret | nişan [e.] [İr.] |
1) ateş 2) hastalıktaki ateş 3) bir erkek ismi | Adır [e.] [tıbbi → 2] [Far. → Avesta] |
1) ateş yakmak 2) kazarak açmak 3) gevşetmek | wekerdene (ma adır kenime we - biz ateş yakıyoruz) |
1) ateşte kalmak 2) ateşe tutulmak | adır de mendene |
1) atkı, şal, kaşkol 2) yassı taş | sale [d.] [Far.] (2) |
1) atlamak 2) göbek vermek | xıl dayene |
1) atmak 2) yalan söylemek | eştene (erzen-, eşt-, -erz- ) [f.] |
1) ay (gökyüzü), 2) ay (takvim ayı) 3) bir kız ismi | Aşme (Asme, menge) [d.] [astron.] |
1) ayıp, utanç veren 2) toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış 2) kusur, eksiklik | ay(ı)v (ayıb) [sıf. → 1] |
1) ayırıyor, ayrıştırıyor 2) didikliyor | keno cêra |
1) ayak 2) beraber(inde), birlikte | pa [d.] [Far.] |
1) aydınlık, ışık 2) bir kız ismi | Sewle (sewliye) |