| Türkce | ZonêMa/Kirmancki | şart kipi (dil bilgisi) | qalıbê şerti [gram.] |
şart, koşul | şert [Ar.] |
şartlar, koşullar | şert u şurti |
şavk, ışık | sewq |
şecere, soy ağacı | secere [e.] [Far. → Orta Far.] |
şeftali | şeftaliye (sefteliye, sıfteliye) [d.] [Far.] [bot.] |
şeftali ağacı | dara şeftaliye (sefteliye, sıfteliye) [bot.] |
şehir | suke [d.] |
şehir içi | zerê suke |
şehir merkezi | mavênê suke (1) |
şehir merkezi | merkezê suke (2) |
şehircilik (şehirlerin kurulmasında, düzenlenmesinde, güzelleştirilmesinde kullanılacak, uygulanacak yöntemleri, şehirlerle ilgili toplumsal, ekonomik vb. sorunları konu edinen bilim dalı, kentçilik, urbanizm) | sukekariye |
şehirler | suki [ç.] |
şehirli | sukıc/e (sukij/e) |
şehirlileşmek, şehirli olmak (şehre yerleşip şehir şartlarına uyar duruma gelmek) | sukıc biyayene |
şehirliler | sukıci (sukiji) [ç.] |
şehirlilik (şehirli olma durumu) | sukıcêni (sukıciye, sukujêni) |
şehre göre | goreyê suke |
şehrin ünlüleri, şehrin tanınmışları | naskerdoğe suke |
şeker | şekır (şeker, seker) [e.] [Far. → Orta Far.] |
şeker ısırıldığında kıtırtı duyulur | şekır ke goz bi, khırtiye yêna heşnayene |
şeker kadar tatlı | hondê şekıri şirino |
şeker pancarı | sılqe [d.] (Beta vulgaris) [bot.] |
şekil | ciyet |
şelale, çavlan | çırtane |
şemsiye | günıge [d.] |
şenlendirmek, eğlendirmek | şên kerdene |
şenlenmek, şenli olmak | şên biyene |
şenlik, eğlenceli olma durumu | şêniye [d.] |
şenlikli olmak, şenli olmak | bımbarek biyene |
|
|