| Türkce | ZonêMa/Kirmancki | ıslaklık, nem, rutubet | tên [e.] |
ıslanıp, patlamaz hale gelmiş mermi veya tabanca | çunıt |
ıslanmıyorsunuz | şıma uca nêbenê hiy |
ıslanmak | hi biyayene |
ısmarlamak | wesenayene (wesnen-, wesena-, -wesen- ) [f.] |
ıspanak | ıspanax [Far. → Orta Far.] [bot.] |
ısrar | ısrar |
ıssız | kes-kus |
Şıh Hasan (Şeyh Hasan). Şıh Ahmet Dede’nin soyundan. Malatya’dan göç eder, ilkin Nazımiye yakınlarındaki Düzgün Baba Dağı eteğindeki Khalmem Köyü’ne yerleşir, sonra Ovacığa yerleşir. İki oğlundan birisinin adı Seyit Ali, diğerinin ise Hasan’dır. Seyit Ali soyundan gelenler Seydan, Hasan’ın soyundan gelenler ise Şıh Hasan boyudur.
Seyit/Seydan’lı: - Khalu (Kalan): Keçelan, Baliyan, Birmu (Birman), Abasan (Aşağı) - Kewu (Kev): Aslan Uşağı, Beyt Uşağı, Maksut Uşağı - Qozu (Koçan): Koç Uşağı, Şam Uşağı
Şıh Hasan'lı: - Abasan (Yukarı) - Ferhatan - Karaballı - Kırğan | Şıhsan (Şexsen) |
Şıh Hasan'lı (Şeyh Hasan'lı) | Şıhsanu (Şexsenu) |
Şahmaran (Şahmeran), Farsça şâh (şah) ve mârân (yılanlar) sözcüğünden, yılan gövdeli kadın. Anadolu, Iran, Irak, Kürt, DEZD mitolojisinden akıllı ve iyicil olarak tanımlanan, bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklindeki Maran adı verilen, doğaüstü yaratıkların başında bulunan, hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlık. Şahmaran'la tanışan ilk insanın ismi bazı kaynaklarda Belkıya, Camşab, Camasb, Cemşid olarak geçiyor. | Saê Moru [d.] [mit.] |
Şahmaran ziyareti, Dersim, ziyaretgâh, kayaları öperek niyaz edilir | Kêmerê Saê Moru |
Şengül dağı. Erzıncan-Pülümür sınırının, Balaban Deresi, Sansa boğazı mevkiinde, yüksekçe bir dağ ve ziyaret | Sengule [din.] |
Şerafettin dağlarında bir bölge | Çepanıke |
Şermin, utangaç, mahcup, bir kız ismi | Şermine [d.] [Far.] |
Şili | Şili |
Şili Pesosu | Pesoyê Şili |
Şirin, tatlı, sevimli, cana yakın, bir kız ismi | şirine [d.] [Far.] |
şıkırdamak | şiqayene (şiqen-, şiqa-, -şiq- ) [f.] |
şımarık | şerrud (serrud) [sıf.] |
şımarmak | xo sera şiyene |
şımartmak, yüz vermek | ru dayene |
şıpırdıyor, damlayarak akıyor | şırpeno (şirpeno) |
şıpırdamak | şirpayene (şirpen-, şirpa-, -şirp- ) [f.] |
şıpırdatıyor, damlatarak akıtıyor | şırpneno (şirpneno) |
şıpırdatmak | çalpnayene (çalpnen-, çalpna-, -çalpn- ) [f.] |
şıpırdatmak | şilpnayene (şilpnen-, şilpna-, -şilpn- ), şirpnayene [f.] |
şırıldıyor, şarıldayarak akıyor | şırreno (şirreno) |
şırıldamak | şirrayene (şirren-, şirra-, - şirr- ) [f.] |
şırıldatıyor, şarıldatarak akıtıyor | şırneno (şirneno) |
|
|