Türkce | ZonêMa/Kirmancki |
yırtıcılar | çhırrkerdoği [ç.] |
yırtık gözlü | çımêdırneyın |
yırtık pırtık | gıncırın mıncırın [sıf.] |
yırtılmak | dırriyayene (dırrin-, dırriya-, -dırri- ) [d.] |
yırtılmak, yarılmak | qulfiyayene (qulfin-, -qulfi-) [f.] |
yırtmak | çarr kerdene |
yırtmak, parça parça etmek | dırnayene (dırnen-, dırna-, -dırn- ) [f.] |
yırtmaç | dırre (qelis) |
Ya Allah! Ya Muhammed! Ya Ali! | Ya Heq! (Haq) Ya Mıhemmed! Ya Eli! (Oli, Alo, Ali) [din.] |
ya ben gelirim, ya sen gelirsin | ya ez yen (yon), ya tı yena |
ya da | ya(n) ki |
Ya Hızır! (dara düşünce, imdata çağrılan Hızır) | Ya Xızır! [din.] |
ya … ya (da) | ya... ya (ki)... |
ya!, yahu! | yaw! |
yağ | ron [e.] |
yağ ve undan yapılan bir yemek türü | helisa |
yağış (kar veya yağmur yağışı) | varış (varis, vortıs) [e.] |
yağıyor | vareno (voreno) |
yağan yağmur | şiliya ke voray bi |
yağan yağmurun küçük buzlu şekli (nehirler üzerinde kırılıp dağılmış ufak buzcuklar içinde söylenir) | xısıke |
yağdırmak | varnayene (varnen-, varna-, -varn- ), vornayene [f.] |
yağlı | ronın [sıf.] |
yağlı (hayvan) | vazdın (vezdın, vozdın) [sıf.] [zool.] |
yağlı (temizlenmemiş, yağlı kalmış mutfak yemek kap kacağı) | zabaqın |
yağlı (tereyağlı) ekmek | nonê kela (nonê roneni, phıçıka roni) |
yağmak | varayene (varen-, vara-, -var- ), vorayene [f.] |
yağmayan yağmur | şiliya ke nêvoray bi |
yağmur şıpırdaması | kerdo sırpe sırpe |
yağmur bulutu | hewro gırmın [e.] |
yağmur mantarı (ormanlık alanda olur) | sungê varte [bot.] |