| ZonêMa/Kirmancki | Türkce | Deutsch | English | satu ra | saatlerdir | | |
Saturn [e.] [astron.] [Lat.] | Satürn (Gezegen) | Saturn (Planet) | Saturn (Planet) |
satê be reyê (satê reyê) | ikide bir, habire | | |
savıle (Paeonia) [bot.] | şakayık (ayı gülü) | Pfingstrosen, Päonien | peony or paeony |
savunê milçıku [bot.] | 1) çeşme etrafında yetişen bir bitki, ellere sürülerek yıkamada sabun gibi köpük çıkarır 2) kırmızı çalı bitk | | |
saw u sora | gelişigüzel, öylesine | | |
saw u sora qesey kerdene | gelişigüzel konuşmak, rasgele konuşmak | | |
sawi [sıf.] [zool. → 3] | 1) körpe, dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı 2) körpe, çok genç (kimse) 3) körpe, yavruluktan henüz çıkmış (hayvan) | | |
sawkêk | körpecik | | |
sax [e.] | sağlam, çürük olmayan, dayanıklı | | |
Saxanıme (Şaxanıme) [d.] | bir kız ismi | Mädchenname | girl name |
say biyene | değer verilmek, bir şeye sayılmak | | |
say kerdene | değer vermek, bir şeye saymak | | |
say nêkerdene (tı mı say nêkena - sen beni saymıyorsun, önemsemiyorsun) | hiçe saymak, önemsememek | | |
say [ç.] | elmalar | Äpfel | apples |
sayın (soyın) | elmalı | | |
sayd şiyayene | ava gitmek | | |
sayd (seyd) (saydê ordegi - ördek avı) [e.] (2) | av | Jagd | hunting, shooting, hunt, shoot |
sayd keno | avlıyor | | |
saydar/e [e./d.] | avcı | Jäger/in | hunter |
saydarêni (saydariye) | avcılık | Jägerei, Fischfang | hunting |
saye [d.] [bot.] | 1) Elma. Birliğin ve dayanışmanın sembolüdür. En ağır yemin ve ritüellerde, kırmızı elma kullanılır ve elmaya ikrar verilir. Müsahiplik, kirvelik rituellerinde niyaz ile birlikte elma kullanılır. Nikah kıyılırken (mor birnayene) elma bulundurulur. Ölen bekar erkeğin eline elma konur ve öyle gömülür. 2) bir kız ismi | 1) Apfel 2) Mädchenname | 1) apple 2) girl name |
saye [Far. → Orta Far. → Avesta] | saye | mittels, durch, dank | by, by means of |
sayê hardi [bot.] | yer elması | | |
sayê Huseni estê? | Hüseyin'in elmaları var mı? | | |
sayê Huseni çinê | Hüseyin'in elmaları yok(tur) | | |
saz kerdene | kurmak | | |
saz [e.] [Far.] (saz cınıtene (cenayene) - saz çalmak) | saz (müzik aracı, çalgı) | Langhalslaute (Musikinstrument) | a stringed instrument (musical) |
se bıesterni | nasıl silerim | | |
se bıke bıke | ne yapıp yapıp | | |
|
|