Türkce | ZonêMa/Kirmancki |
1) hat 2) yazı yazma 3) çizgi, çizi 4) karık (sabanla açılan çizi) 5) ar(ı)k (içinden su akıtmak için toprak kazılarak yapılan açık oluk, arık, dren, karık) 6) elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi 7) ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek (demir yolu hattı, otobüs hattı) | xete [d.] [Ar. → Akat.] |
1) hava 2) bir kız ismi | Hewa [e.] [Far.] |
1) havale, eklampsi 2) banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para 3) bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar | hewale [tıbbi → 1] [Ar.] |
1) hayvan memesi 2) geven dikeni (tandır ve soba tutuşturmak içinde kulanılır, kışın dikenleri yakılır ve kökü ezilerek hayvanlarada verilir) | gone [zool.] [bot. → 2] |
1) hediye, armağan 2) ödül, mükafat | halete [d.] (tı halete gurete - sen ödül aldın) |
1) hele 2) -ip -mediği | ala |
1) hele dur 2) sen görürsün | ala sae |
1) hep(si), genel, herkes 2) mama, yemek, yiyecek (çocuk dilinde) | heme [belgisiz sıf., d.] [Far.] |
1) hep(si), tümü, bütün 2) top | top [sıf., e.] [Far.] |
1) hepiniz verin, tümünüz verin 2) hepsini verin, tümünü verin 3) kavga edin, dövüşün | pêro bıde |
1) hepsi, tümü, bütün 2) kavga, dövüş | pêro (pêore) [sıf.] (1) |
1) her tür engel oldu, yine de ben başardım 2) her tür engele rağmen ben başardım | her tur engel bi, oncia ki ez kewtu ra ser |
1) hesap 2) hesabından | çêse |
1) hile 2) haksız | neqe |
1) hile 2) dolap | hile |
1) hiç, çünkü, şöyle olursa, şu şartla 2) bir şey 3) hiçbir şey, hiç değil | thawa (thaba, thowa, toa) |
1) hoş, güzel, tatlı, iyi 2) sağ, sağlıklı, diri, canlı | weş (wes) [sıf.] [Part. wxaš] |
1) hoşnut etmek 2) iyileştirmek | weş kerdene |
1) hoşnut olmak 2) sağ olmak, hayatta olmak | weş biyene |
1) hor çiçeği 2) bir kız ismi | Gulzerine [d.] |
1) hortum, filde ve bazı böceklerde boru biçiminde uzamış ağız veya burun bölümü 2) genellikle plastikten uzun ve esnek boru 3) hava veya suyun kendi etrafında hızla dönüp buluttan yeryüzüne uzanan sütun biçiminde oluşan, alanı dar bir fırtına türü, kasırga | xortım [e.] [zool. → 1] [Ar. → Aram./Süry. → İbr.] |
1) huni 2) iri yapraklı bir ot | khovık [e.] [bot. → 2] |
1) huysuz 2) sessiz tehlikeli, derinden giden | nêremugın (nermuxın) [sıf.] |
1) Hz. Ali'nin oğlu 2) bir erkek ismi | Binali [e.] [din.] [Ar.] |
1) iş arkadaşı, meslektaş, aynı işi yapan 3) iş birlikçi | hemkar [e.] [Far.] |
1) işkembe 2) karın, göbek | vêre [e.] [anat.] (1) |
1) iklim, hava durumu 2) bir erkek ismi | Ayam (ayan) [e.] [Orta Far.] |
1) iklim, hava durumu 2) bir kız ismi | Ayame [d.] [Orta Far.] |
1) ile (birlikte), ... biri (edat) 2) -e, -de, -meye, -mek için (ön ek) | be (ve, ebe, eve) (Heseni be Uşeni ra - Hasan ile Hüseyin) [gram.] |
1) ile (birlikte), ... biri 2) -e, -de, -meye, -mek için | ebe (eve, be, ve) |