Türkce | ZonêMa/Kirmancki |
1) körpe, dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı 2) körpe, çok genç (kimse) 3) körpe, yavruluktan henüz çıkmış (hayvan) | sawi [sıf.] [zool. → 3] |
1) kötü 2) bozuk 3) çirkin, beğenilmeyen 4) darmadağın, bakımsız, perişan, viran | berbat [sıf.] [Far.] |
1) kötü 2) günah | xırab (xırav) [sıf.] |
1) kötülük yapan 2) günah işleyen | xırabkar/e (xıravkar/e) [e./d.] |
1) köz ev 2) hayvan ağılı | gome, gomık |
1) küçük sevgili 2) Hüseyin, bir erkek ismi | Husen (Huseyn, Usên) [e.] [Ar.] |
1) kürdan 2) kurumuş bitki gövdesi, çöpçük, saman çöpü | zelık [e.] |
1) küçük 2) kırıntı | hurdi |
1) küçük küçük, ufak ufak, ince ince 2) giderek, gittikçe, yavaş yavaş | hurdi hurdi |
1) küçük sepet, kulplu sepet 2) döven sürerken ürünü yememesi için öküzün ağzına takılan sepet biçiminde ağızlık | seleke (selıke, seleki) [d.] |
1) küçük yaprak 2) kanat, kol, taraf | perre (purr) [d.] |
1) küçük yer masası 2) ekmek yapmak için üzerinde hamur açılan küçük yer masası | xonça (xonike, xonçıke) [d.] |
1) küçültmek, küçük etmek 2) doğramak, ufalamak, kıymak | hurdi kerdene |
1) lastik 2) lastik şerit, elastikli ip 3) lastik ayakkabı | laştıg [e.] [Fr.] |
1) makale, yazı 2) metin | nuşte |
1) marifet kapısı, bilgi kapısı, şeriat ve tarikat kapılarından başarıyla geçmiş olanların kapısı, dört kapı kırk makamın üçüncü kapısı, hakkı kendi özünde bulmak, bu aşamadaki insana derviş denir 2) ustalık, hüner, uzmanlık 3) uygun olmayan, hoşa gitmeyen, can sıkıcı iş veya davranış 4) bilim, bilgi 5) aracı, ikinci el | marifet [din. → 1] [Ar.] |
1) Mart ayının ilk çarşambasıdır. Alevilerce kutsal sayılır ve iki özelliğiyle tanınır. Bir yandan uğursuzlukla ilişkilendirilirken, diğer yandan gelecek olumsuzlukları önlemek ve arzulanan beklentilere de güç katmak için bir gün olarak bilinir. Kurban kesilir, ziyaret yerlerine gidilir, niyaz dağıtılır, lokma verilir, dua edilir, mum yakılır. Uygulanan ritüeller (kuşburnu dallarından yapılan halkadan geçirilme, dama taş koyma gibi) Hawtemal’da da gerçekleştirilir. 2) Ìnanca göre Ana Fatma'nın Kerbela olayının haberini aldığı gün. Onun matemini paylaşmak için bir gün oruç tutulur. Ana Fatma çamaşır yıkamak için kazanda su kaynatırken, haberi duyduktan sonra kazanı ters çevirdiği için çarşamba günü çamaşır yıkanmaz, banyo yapılmaz. | qere çarşembe [din.] |
1) masal, öykü 2) bir kız ismi 3) siğil | sanıke (şanıke, estanıke) [d.] [tıbbi → 3] (2) |
1) matematiğin konusu, sayılar, bunların özellikleri ve işlemler olan kolu, hesap 2) matematikle ilgili, aritmetiksel | aritmetik [sıf. → 2] [Fr. → Lat. → Eski Yun.] [mat.] |
1) mavi 2) bitkilerde yeşil, yeşermek | khewe (khöwe, khewo, kıho) [sıf.] (1) |
1) mayıs ayı 2) bir kız ismi | Gulane [d.] (kılm: Gul) |
1) maymun 2) maymuna benzeyen, çirkin ve gülünç olan | meymun [e.] [sıf. → 2] [Ar. → Yun.] [zool.] |
1) melez 2) çekirge 3) şerit, tenya 4) mala | mele [e.] [zool. → 2] [Far.] |
1) meret, sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü 2) uğursuz | mêrat [Ar.] |
1) meyvelerin (yemişlerin) kabuğunu soy 2) talan et, yağmala | pur bıke |
1) mide 2) karın 3) ishal, amel | pize [e.] [anat.] [tıbbi → 3) (5) |
1) mirler, beyler 2) bir erkek ismi | Miran [e.] [Far.] |
1) mitolojik bir evliya/ermiş 2) evliya tarafından simgelenen Tujik Baba dağı 3) 19. yüzyılda alevileri ifade etmek için genel bir ad (Dusik, Duschik, Dujik, Dudjook, Durdjuk) | Tuzık [din.] [mit.] |
1) moderatör, sunucu, sunan, açıklayan kimse, takdimci, anonsör 2) forumlarda konu silme, düzenleme, kilitleme vs yetkileri bulunan yönlendirici | moderator/e [e./d.] [Fr. → Lat.] |
1) muhabbet, dost olma, sevme, ahbaplık 2) alevilerin dini toplantısı | mobet [din. → 2] [Ar.] |