| Türkce | ZonêMa/Kirmancki | ekran | ekran [e.] [Fr.] |
ekran önizlemesi | verqaytê ekrani |
ekrat, Kürtler, Arapça "Kürt" sözcüğünün çoğulu. Osmanlı döneminde göçebe, yörük ya da dağlı anlamında da kullanılmış. | ekrâd (ekrad) [Ar. أكراد, akrād] |
ekseriya | ekseriye |
ekseriyet | ekseriyet |
eksi | kemek [mat.] |
eksi 1 (eksi 2, eksi 3, eksi 4... ) | kêmi 1 (kêmi 2, kêmi 3, kêmi 4... ) |
eksi 1 derece (soğuk) (eksi 2 derece (soğuk), eksi 3 derece (soğuk), eksi 4 derece (soğuk)... ) | 1 (jû) derece (kêmi) serdo (2 dereci (kêmi) serdo, 3 dereci (kêmi) serdo, 4 dereci (kêmi) serdo... ) |
eksik pişirip yarı çiğ ediyor | keno kalxaş |
eksik, kısıtlı, sınırlı | kêmey (endi kemey niyo - artık kısıtlı değil, artık eksik değil) |
eksik, kıt, az, noksan | kêm(i) [d.] [sıf.] [Far.] |
eksiklik | kêmasiye |
eksiklik, kıtlık, noksanlık, azlık | kêmiye |
eksilen, kısıtlanan | kêmeyayoğ |
eksilme, kısıtlanma, azalma | kêmeyayen [d.] |
eksilten, kısıtlayan | kêmeynayoğ/e [e./d.] |
eksiltenler, kısıtlayanlar | kêmeynayoği [ç.] |
eksiltiyor, kısıyor | keno kemi |
eksiltme, kısıtlama | kêmeynayen [d.] |
ekspert, uzman, bilirkişi | ekspert [Fr. → Lat.] |
ekspres | ekispıre |
ekstra | ekistra |
ekstre (bitki özü, özel ekstrasyon yöntemi ile elde edilen bitki özü, özünü çıkarmak, sıkarak suyunu almak) | ekstre [Fr. → Lat.] |
Ekvador Cumhuriyeti | Cumhuriyetê Ekwadori [coğ.] |
Ekvator | Ekwator [e.] [astron.] [coğ.] [Fr. → Lat.] |
Ekvator Ginesi (Ekvator Ginesi Cumhuriyeti) | Gineya Ekwatori (Cumhuriyetê Gineya Ekwatori) [coğ.] |
el | dest [e.] [Far.] [anat.] |
el arabası | erebeyê (arebeyê) desti |
el ayak | dest u pay |
el bezi | fırasqo |
|
|