| Türkce | ZonêMa/Kirmancki | bebeklerin hareketlerini kısıtlayacak şekilde tüm vücudunu sarıp sarmalayan kundak denilen kumaş/bez | qundax [Far. → Orta Far.] (2) |
becerikli, cesur , yiğit | xırt [sıf.] (1) |
beceriksiz | bêmıcar [sıf.] |
becermek | becar kerdene |
bedava (parasız, ücretsiz) | badewa (badiwa) [sıf.] [Far.] (1) |
bedava, parasız, ücretsiz | beleş [sıf.] [Ar.] (3) |
beddua (birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, ilenme, ilenç, kargış) | zewti |
beddua etmek | zewtu kerdene |
beddua etmek | zewt dayene (zawt, zowt) |
bedel, karşılık | bedel [Ar.] |
bedeli ne olursa olsun | bedelê xo çı beno bıbo |
beden | beden [e.] [Ar.] |
bekaret | çeyneki (keyneki) |
bekle! | bıpiye! |
bekleme | pitayis |
bekleme! | mevınde! |
beklemede | pawiyeno |
beklemek | pawen (1) |
beklemek | vındene (3) |
beklemek | pinitene (pin- ) (4) |
beklemek | pitene (pin-, pit-, -pi- ) [f.] (2) |
beklemek | era cı ser vındetene (5) |
beklemek | bawokê (bawekê, babokê) vındetene |
beklemeyin! | mevınderê! |
bekârlık | azebiye |
bekçi, bekleyen, gözetleyen | pitoğ/e [e./d.] |
bekçiler, bekleyenler, gözetleyenler | pitoği [ç.] |
bel şalı | şala miyani (sala miyani) |
bel fıtığı, bel tutulması | neske |
bel kemiği, omurga | astê miyani [anat.] |
|
|