Türkce | ZonêMa/Kirmancki |
ayak diremek | lınge era xo ver eştene (no cı ra lınge erzeno ra xo ver - bu ona ayak diriyor) |
ayak kemiği | astê lıngi [anat.] |
ayak topuğu | paşna [anat.] |
ayak uyduran, beraber | hempa [d.] [Far.] |
ayak üstünde durmak, ayakta durmak | lıngu ser vınıtene |
ayak üzeri durmak | xoser fındetene |
ayakkabı | postal [e.] [Far.] (1) |
ayakkabı | sol [e.] (2) |
ayakkabı içine konan altlık | serphan |
ayakkabılar | postali [ç.] |
ayakkabılar | papûçi [ç.] |
ayakla çiğnemek | dewesnayene |
ayaklanıyor, yürümeye başlıyor | kuno ra lınge (kuno ra pay) |
ayaklandırıyor, yürümeye başlatıyor | fino ra pay (2) |
ayaklandırıyor, yürümeye başlatıyor | fino ra lınge (1) |
ayaklar | pay [ç.] [Far.] |
ayakları sürterek yürüyen kişi, tembel | lakas |
ayakta dur! ayakta bekle! ayaküstü/ayaküzeri dur! ayaküstü/ayaküzeri bekle! | pay ra bıvınde! (pay ra vınde!) |
ayakta duran | hao ke pay ra vındeno |
ayakta durdur! ayakta beklet! ayakta tut! (ayaküstü/ayaküzeri durdur! ayaküstü/ayaküzeri beklet! ayaküstü/ayaküzeri tut!) | pay ra bıvındarne! |
ayakta durdurmak, ayakta tutmak, ayakta bekletmek (ayaküstü/ayaküzeri durdurmak, ayaküstü/ayaküzeri tutmak, ayaküstü/ayaküzeri bekletmek) | pay ra vındarnayene |
ayakta durma hali, ayakta olma | poan |
ayakta durmak | poan vındetene |
ayakta durmak, ayakta beklemek (ayaküstü/ayaküzeri durmak, ayaküstü/ayaküzeri beklemek) | pay ra vındetene |
ayakta durmuş olmak | pay ra vındete biyene |
ayakta olan | hao ke pay rao |
ayakta uyumak | pay ra hewna şiyayene |
ayakta, ayaktan, ayaküstü, ayaküzeri | pay ra |
ayar | eyar [Ar.] |
ayarlamak | eyar kerdene |