| Türkce | ZonêMa/Kirmancki | alay ediyor | lex keno [e.] |
alay ediyor | lex keno [d.] |
alay ediyor | leqanê xo pê keno |
alay etmek, şaka yapmak | lex kerdene |
alay, şaka | lex [e.] |
albay | elbay ,albay |
albümü düzenle | albumi bıvurne |
aldırmamak, umursamamak | goğtariye |
aldatılmış | qan kerdaye |
alerji | alerji [e.] [Fr. → Eski Lat. → Eski Yun.] |
alet, araç, aygıt | hacet [e.] |
alev | kıle |
alevi | elevi |
alevi aşireti, Varto. | Şadi (Şadiyan) |
alevi aşireti, Varto. | Klapsıj (Klawsıj) |
alevi aşireti, Varto. | Kimsori |
alevi aşireti, Varto. | Evdelan |
alevi din adamı | mursıd (murşıd) [e.] |
Alevi inancına göre doğal kutsal bir ziyaret mekanı, Hızır'ın Gölü olarak da bilinir, ibadet yeri. "İki suyun birleştiği yer" anlamında, Dêsım'de Munzur ve Pülümür çaylarının birleştiği noktada. Perşembeyi cumaya bağlayan her gece burada ibadet edilir. | Gola Çetu (Jiyara Gola Çetu, Gola Xızıri) [din.] |
alevi kültür sayfası | pela kulturê elewi |
alevi türkleri | tırkê rayê |
alevilik yolunda edindiği bilgiyi bir başkasına aktararak onu bilgi ile yıkama veya donanımlı birinden bilgi alarak bilgiyle yıkanma için kullanılan tabir | destawa goşi [din.] |
alevilikte küçük yaşta şehit edilen Ehl-i Beyt ve On İki İmam'ların oğulları için kullanılan bir kavram | masum-u pak [din.] [Ar./Far.] |
alfabe | elifba (elifbe) [d.] [Fr. → Eski Yun.] |
alfabeler | elifbay (elifbey) [ç.] |
alfabenin dördüncü harfi | d [d] |
alfabenin ikinci harfi | b [b] |
alfabenin üçüncü harfi
c - bazı yörelerde: dz → a, e, ı, o, u; bazı yörelerde iç veya sonseste “z” gibi - ê, i, ü ünlülerin önünde Türkçe’deki „c“ gibi okunur, bazı yörelerde içseste “j” gibi de okunur
ç - bazı yörelerde: ts → a, e, ı, o, u - ê, i, ü ünlülerin önünde Türkçe’deki „ç“ gibi okunur | c [gram.] |
alfabetik | elifbatik (elifbetik) |
Ali! | Eli! (Oli, Alo! Ali) [e.] |
|
|