| Türkce | ZonêMa/Kirmancki | kadınlara hitap, yahu!, ulan!, yahu kızım! ulan kadın! | erê! [d.] (erê Arze! erê Hece! erê bê! ) |
kada bela | qedabela |
kada, bela, görgüsüz | qeda [e.] |
kadan bana gelsin | qedaye to mırê bero |
kadar | hondê ke |
kadar (dek/değin), -dikçe, -diği sürece | hata ke |
kadar, müddetçe, sürece | heta |
kadar, olana kadar | heta ke |
kadastro | qedastro |
kadayıf | qedayıfe |
kadeh arkadaşı | hempiyale [Far.] |
kademe, derece, adım, basamak | qedeme [Ar.] |
kader | qeder |
kadife 1) yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş, velur 2) bu kumaştan yapılmış, bu kumaşla kaplanmış | qedıfe (qedife) [sıf. → 2] [Ar.] |
kadifeli | qedifeyın [sıf.] |
kadir kıymet | qedır u qı(y)met (qedir u qimet) |
kadir, değer, kıymet, itibar | qedır (qedir, qedr) [e.] [Ar.] |
kadrini bilmek, kıymetini bilmek | qedır zanayene (qedir zanayene) |
kadro | qedro |
Kaf dağı. Orta Doğu mitolojisinde efsanevi bir dağdır. Kaf Dağı, genellikle masallarda yer alan, dünyayı çevrelediğine inanılan, arkasında cinlerin, perilerin bulunduğu varsayılan, zümrütten yapılmış bir yerdir. Fars mitolojisine ait Zümrüd-ü Anka kuşunun bu dağda yaşadığı düşünülür. Dünyayı kapsayan halka şeklindeki dağ silsilesi efsanesi, islam öncesi dönemlere kadar uzanır. | Koê Qaf [mit. Ír. Kūh-e Qāf] |
kafa tutmak, zıtlanmak | tey sare guretene (no ey de sare cêno - bu ona kafa tutuyor, ona zıtlanıyor) |
kafa üstü, tepetaklak | sareser, sareserki |
kafa, baş | sare (sere) [e.] [Far.] [anat.] |
kafan basmıyor | kav nêkena |
kafası kırılmak | qafıka şikiyayene |
kafasını kır | qafıka bışıkne |
kafasını kırmak | qafıka şıknayene |
kafasına dikiyor | keno xo ser de |
kafatası | qakıte [d.] [anat.] (1) |
kafatası, baş, kafa | qafıke (qafe, qafa, qafı) [d.] [anat.] (2) |
|
|