| Türkce | ZonêMa/Kirmancki | kıskanmak | çımkerdene |
kıskanç | mızewr [sıf.] (1) |
kıskanç | çımêşia (çımêsia) [sıf.] (2) |
kıskançlıktan çatlasınlar | çımêşiayine ra bıteqê |
kısmet | qısmet(e) |
kısrağın sesi | vengê mayine |
kısrak | mayıne [d.] [zool.] |
kısrak (dişi at) | mayine [d.] |
kıt | qıt |
kıtık | qıthığ |
kıtır kıtır | khırt khırt |
kıtırdamak | khırtayene (khırten-, khırta-, -khır- ), qırtayene [f.] |
kıtırdatmak | khırtnayene (khırtnen-, khırtna-, -khırtn- ), qırtnayene [f.] |
kıtırtı (kıtırdama sırasında çıkan sesin adı) | khırtiye (khırtine, khırtêni) (→ khırtayene ra) |
kıta 1) yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara 2) askerlerin bir komutanın emrinde bir araya gelmesinden oluşan birlik (askerlik) 3) dörtlük (edebiyat) | qıta [d.] [coğ.] [Ar.] |
kıtalar | qıtey (dina/dinya de 7 qıtey estê, dünyada 7 kıtalar var) [ç.] |
kıtlık | nonweşiye (2) |
kıtlık | kesat (3) |
kıtlayarak ısırıyor | khıt keno |
kıvılcım (1) yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare 2) demir, taş vb. maddelerin güçlü çarpışmasından sıçrayan ateş durumundaki parçacıkları 3) kuru soğuk 4) sabahın ilk saatleri | çhik (çhık) [e.] |
kıvırcık | filik |
kıvırcık duruma gelmek | çıngırıyayene |
kıvırcık, bukleli | gırıkın [sıf.] (1) |
kıvırcık, bukleli | porçakılın [sıf.] (2) |
kıvama getiriyor | keno hasıl |
kıvama getirmek | raardene (an- ra, ard- ra, -ar- ra ) [f.] |
kıvrım, kıvrıklık, kıvırcıklık | gırık |
kıvrandırıyor | fino lif dayene |
kıvrandırıyor | fino lor dayene |
kıyafet | qiyafet [e.] [Ar.] |
|
|