| ZonêMa/Kirmancki | Türkce | Deutsch | English | zuze (jûje, zuje) [d.] [zool.] | kirpi | Igel | hedgehog |
zê (zey, jê) [gram.] | gibi (benzer, aynı, olası, tarzında) (edat, örnekler: anlaşılır (veya akıl alır) gibi değil, bal gibi, benim gibi, bu(nun) gibi, bizim gibiler, ne gibi, olur gibi değil, yok gibi); (bağlaç, örnekler: -diği- gibi, -duğu- gibi, -tiği- gibi; örnekler: bildiğin gibi, söylediğim gibi, istediğiniz gibi yapın, olduğu gibi; ... gibi gelmek, ... gibi olmak, ... gibi yapmak) | wie (Präposition, Beispiele: nicht zu fassen, wie Honig, wie ich, solch ein/solche, Leute wie wir, was für (ein), welche(r), welches?, schier unmöglich, kaum vorhanden); wie..., als ob, anscheinend, sobald, kaum ... als, und zuweilen; (Konjunktion, Beispiele: wie du weißt, wie ich sagte, machen Sie es, wie Sie wollen, so wie es war; vorkommen, als ob ..., geschehen, als ob ..., tun, als ob ...) | like, such as (preposition, example; like honey, like me, like this, like what); as, like, wise (Suffix, example: as you know, as you say, as you want, as it is, like it was, act as if ..., happen as if ...) |
zê adırgê qıci | küçük çakmak gibi | | |
zê adıri vêşa | ateş gibi yandı | | |
zê asa işaret ke | görüldü/göründü olarak işaret et, görüldü/göründü gibi işaret et | als gesehen markieren | mark as seen |
zê awe ke omıre to derg bo! | su gibi ömrün uzun olsun! (büyüklerin ellerine su döken küçük çocuklara) | | |
zê aye [d.] | onun gibi | | |
zê dermano (zey dermano) | derman gibi | | |
zê domani [sıf.] | çocuksu, çocukça | kindisch, kindlich | childish, childlike |
zê domanu kay keno | aynı çocuklar gibi oynuyor | | |
zê ey bıbo | onun gibi olsun | | |
zê ey [e.] | onun gibi | | |
zê inu, zê inan | onlar gibi | | |
zê jûbin | aynısı | | |
zê jûbini | biribirine benzer | | |
zê jûbini biyene | biribirine benzer olmak | | |
zê mı (zey mı) | benim gibi | | |
zê ma | bizim gibi | | |
zê mendoğ biyaye bloke ke | kalıcı olarak engelle | permanent blockieren, dauerhaft blockieren | block permanently |
zê naye [d.] | bunun gibi | | |
zê ney [e.] | bunun gibi | | |
zê peyi | sonraki gibi | | |
zê pê | benzer, aynı | | |
zê pêrünu (pêrine, pêrüne) | hepsi gibi | | |
zê rındekê rındekê inu (ine, inan) | onların güzelinin güzeli gibi | | |
zê tayinu | bazısı gibi, bazıları gibi | | |
zê to (zey to) | senin gibi | | |
zê têlefonunê gırsu | büyük telefonlar gibi | | |
zê ustıne | direk gibi (sağlam, iri yapılı) | | |
zê veri | eskisi gibi | | |
|
|