ZonêMa/Kirmancki | Türkce | Deutsch | English |
zonkilıti nae de niyê [d.] [ç.] | anahtarlar bunda değildir | | |
zonkilıti nae derê [d.] [ç.] | anahtarlar bundadır | | |
zonkilıti ney de niyê [e.] [ç.] | anahtarlar bunda değildir | | |
zonkilıti ney derê [e.] [ç.] | anahtarlar bundadır | | |
zonkilıti ninu de niyê [ç.] | anahtarlar bunlarda değildir | | |
zonkilıti ninu derê [ç.] | anahtarlar bunlardadır | | |
zonkilıti to de niyê [ç.] | anahtarlar sende değildir | | |
zonkilıti to de niyê? [ç.] | anahtarlar sende değil midir? | | |
zonkilıti to derê [ç.] | anahtarlar sendedir | | |
zonkilıti to derê? [ç.] | anahtarlar sende midir? | | |
zonkilıti vindi bıke (ke) | anahtarları kaybet | | |
zonkilıti vindi meke | anahtarları kaybetme | | |
zonkilıtrotoğ/e [e./d.] | anahtarcı (1) anahtar yapan, satan veya onaran kimse, açkıcı 2) kilitli kapıları açan kimse, çilingir) | | |
zonkilıtê (zonê kilıti) vindi bıke (ke) | anahtarı kaybet | | |
zonkilıtê (zonê kilıti) vindi bıkerê | anahtarı kaybedin | | |
zonkilıtê (zonê kilıti) vindi bıkerêne | anahtarı kaybediniz | | |
zonkilıtê (zonê kilıti) vindi meke | anahtarı kaybetme | | |
zonkilıtê (zonê kilıti) vindi mekerê | anahtarı kaybetmeyin | | |
zonkilıtê (zonê kilıti) vindi mekerêne | anahtarı kaybetmeyiniz | | |
zonkilıtêni (zonkilıtiye) | anahtarlık | | |
zonu pêrünu zanayene | bütün dilleri bilmek | | |
zonzanaoğ/e [e./d.] | dilbilimci | Linguist | linguist |
zonzanaoği [ç.] | dilbilimciler | Linguisten | linguists |
zonzanaoğiye | dilbilimcilik | | |
zonê ma u pi (jianê ma u pi) | anadili | | |
zonê ma [tar.] | 1) bizim dil 2) çeşitli dil tanımları arasından biri (Varto, Hınıs, kısmen Dersim), "bizim dil" anlamında.
Almanya'dan eskiden benzeri bir örnek: Eski Aşağı Almanca "thiudisk" (Germen dilindeki "the-uda" = kabile veya halktan türetilmiştir, "theu-disca" = çeşitli kabileler, "kişinin kendi halkının dili" anlamına gelir) "diutiscun" haline gelmiştir ve bu kelimeden "theutsch" gelmektedir, buradan "theutsch", "deutsch", "diuts" veya "duits" (Hollandaca) veya "tuisk" (İsveççe) oluşmuştur. Bir kişi kendi dilini (Eski Aşağı Almanca veya Eski Sakson), Yüksek Almanca veya Hollandaca'dan ayırt etmek için, unse düdesch ("Almancamız"), sassesch düdesch ("Sakson Almancası"), moderlike sprake ("ana dil") gibi terimler kullanılmış. | 1) unsere Sprache 2) eine der unter anderen vorhandenen verschiedenen Sprachbezeichnungen (Varto, Hınıs, teilweise Dersim), bedeutet "unsere Sprache".
Ein ähnlicher Beispiel aus Deutschland: Aus altniederdeutsch ”thiudisk” (abgeleitet von germanisch „the-uda" = der Stamm oder das Volk, „theu-disca" = die einigen Stämme, bedeutet also „die Sprache des eigenen Volkes") wurde „diutiscun", daraus „theutsch", daraus „theutsch" daraus „deutsch", „diuts" oder „duits“·(holländisch) oder „tuisk" (schwedisch). Wenn die eigene Sprache (altniederdeutsch bzw. altsächsisch) gegenüber dem Hochdeutschen oder Niederländischen abgegrenzt werden sollte, wurden Bezeichnungen wie unse düdesch („unser Deutsch“), sassesch düdesch („sächsisches Deutsch“), moderlike sprake („Muttersprache“) verwendet. | 1) our language 2) one of the other language names (Varto, Hınıs, partially Dersim), means "our language".
A similar example from Germany: Old Low German "thiudisk" (derived from Germanic "the-uda" = the tribe or people, "theu-disca" = the several tribes, meaning "the language of one's own people") became "diutiscun", from which "theutsch", from which "deutsch", "diuts" or "duits" (Dutch) or "tuisk" (Swedish) originated. If one's own language (Old Low German or Old Saxon) was to be differentiated from High German or Dutch, terms such used as unse düdesch ("our German"), sassesch düdesch ("Saxon German"), moderlike sprake ("mother tongue"). |
zonê mali [bot.] | bir bitki | | |
zonê nizamo (zonê nêzanime) [tar.] | "türkçe" icin söylenilen bir deyim, köye gelen "askerlerin dili" (dilin asimilasyon sürecinden bir dönem)
Mikail Aslan, 2021: "Köyde türkçe konuşulmadığı için, kimse doğru düzgün türkçeyi bilmezdi. Öğrenim gören abilerimiz, ablalarımız vardı, ama köy halkı türkçeye hakim olmadığı için onlar da o dili konuşmazlardı. Köyümüzün eğitim görmüşleri de türkçe bilmelerine rağmen, aralarında Kırmancki/Zazaki konuşurlardı. Türkçeyi ya köye gelen askerlerden ya da o zamanlar köyümüze gelmeye başlayan sol örgütlerin gerillalarından duyardık. Zaten halam türkçe için “zonê nizamo” yani “askerlerin dili” derdi".
| | |
zonê tırki | türk dili | türkische Sprache | turkish language |
zonê zafi | çok dilli | mehrsprachig | multilingual |