| ZonêMa/Kirmancki | Türkce | Deutsch | English | tarıq vetene [din.] | tarık çıkartma, evliya çıkartma, yılda en az bir kez ve genellikle kış aylarında yapılan cem | | |
tari [e.] [sıf.] | karanlık, koyu | dunkel, Dunkelheit | dark |
tarif [Ar.] | tarif | Beschreibung, Schilderung, Bestimmung | description, specification |
tariqat [e.] [din.] [Ar.] | tarikat kapısı, dört kapı kırk makamın ikinci kapısı, ikrar verip bir "yola girme" kapısı, kendine özgü kuralları, ilkeleri ve törenleri bulunan inanç yolunu öğrenme | Tarikattor, das zweite Tor der alevitischen "vier Tore und 40 Pforten" Lehre, Kenntnis der einzelnen Rechte und Ansprüche | tarikatgate, the second gate of the Alevi doctrine "four gates and 40 levels", knowledge of the individual rights and claims |
tarix ra nat | tarihten beri | | |
tarix [e.] [Aram./Süry. → İbr. → Akat.] | tarih | Datum | Date |
tarixê 23.02.2017ine ra nat | 23.02.2017 tarihinden beri | | |
tarixê barekerdış | paylaşılan tarih | Datum der Veröffentlichung, gesendetes Datum | date posted |
tarixê dina amayenê | doğum tarihi | Geburstdatum | date of birth, birth date |
tarixê tewrê cı biyayene | katılma tarihi | Anmeldedatum, Registrierungsdatum, Beitrittsdatum | join date, joined date |
tariyo zulemato (1) | zifiri karanlık | | |
tarr [e.] [bot.] | yenilebilen otsu bitkiler (genel) | | |
tasıke (tosıke) [d.] | tabak | Teller | plate |
tase | kâse | | |
tase (tose) [d.] [Ar.] | tas, kâse | Schale | bowl |
tasêle biyene | aşırı ağlamak, gülmek, öksürmek, açlık, susuzluk gibi durumlar sonucu ölecek hale gelmek, mahvolmak | | |
tatık | ispiyoncu | | |
tatil [e.] [Ar.] | tatil | Urlaub, Ferien | holiday, vacation |
tavıl (1) | aniden, ansızın, birden, birdenbire | plötzlich | suddenly |
tava roci (tava roji) | güneşin aşırı sıcaklığı | | |
tava [tıbbi] | kan uyuşmazlığı | | |
tavatur (tabatur) | olağanüstü, muhteşem, haddinden fazla, sayısız miktarda, çok fazla, çok bol | | |
tavatur bi | çoktu, haddinden fazlaydı | | |
tavatur dik esto | sayısız miktarda horoz var | | |
tavus [e.] teyra tavusi [d.] [zool.] [Ar. → Aram./Süry. → Eski Yun.] | tavus kuşu | Pfau | pawn, peacock |
taw (tawe) | geçerli, sayılır, kabullü | | |
tawıka şiawa hirae | siyah geniş tava(yı) | | |
tawıka şiawa hirawa | siyah geniş tavadır | | |
tawıka awa şiawa hirae [d.] | onun siyah geniş tavası | | |
tawıka eya şiae [e.] | onun siyah tavası | | |
|
|