ZonêMa/Kirmancki | Türkce | Deutsch | English |
suroti | yanaklar | | |
surêki [tıbbi] | kızamık | Masern | measles |
surêla | kırmızılı | | |
susa | otoban gibi geniş yol, ipek yolu için kullanılmış | | |
suwetere [Fr.] | süveter (genellikle altına gömlek veya bluz giyilen kolsuz kazak) | | |
suxi | devamlı | | |
suzege | süzek, süzgeç, kevgir (sıvıları süzmeye yarayan araç) | | |
Swahili | Svahili (veya Kiswahili, Doğu Afrika'da kullanılan bir dil) | Swahili (Suaheli oder Kisuaheli) | Swahili |
Swaziland | Svaziland | Swasiland | Swaziland |
São Tomé u Príncipe [coğ.] | São Tomé ve Príncipe ( Afrika kıtasının batı kıyısında Gine Körfezi açıklarında yer alan bir ada ülkesi) | São Tomé und Príncipe (Inselstaat im Golf von Guinea) | São Tomé and Príncipe ( island country in the Gulf of Guinea) |
sêşeme (şêseme, şêşeme) (kılm: sêş) [e.] [Far.] | salı | Dienstag | tuesday |
sêşemeyo (şeşemeyo) ke yeno | gelecek salı | nächsten Dienstag, am kommenden Dienstag | next Tuesday |
sêşemeyo (şeşemeyo) peyniyên | sonraki (gelecek) salı | nächsten Dienstag | next Tuesday |
sêşemeyo (şeşemeyo) verên | geçen salı, önceki salı | letzten Dienstag, am vergangenen Dienstag | last Tuesday |
sêke! | bak! baksana! | | |
sêmıge | çiriş | | |
sêrkena | bakarsın ki.. ola ki.. | | |
sêrkerdene | bakmak | | |
sêyrkeri | seyirciler | | |
sûmbıl [d.] [Far.] [bot.] | sümbül | Hyazinthe | hyacinth |
sücıx [Far.] (2) | sucuk | Wurst | sausage |
sünger [e.] [Yeni. Yun. → Eski Yun.] [zool. → 2] | 1) sünger 2) deniz süngeri | 1) Schwamm 2) Meeresschwamm | 1) sponge 2) sea sponge |
süro ke | ... zaman, ... ise, ... ce, ... ca | | |
sürre [Fr. sûreté] | iki tarafın karşılıklı olarak anlaşmazlıkları durdurma, bırakışma, mütareke, güvenlik ortamı sağlamak
Nuri Dersimi, Kürdistan tarihinde Dersim, 1952, S. 33: “İç işlerinde bağımsız bir idareye malik olan Dersim’liler arasında bir çok sebeplerden ve başlıca arazi-hudut meselelerinden, kanlı ihtilaflar hasıl olur. Bu gibi ahvalde, tarafsız aşiret reislerinden bazıları veya seitlerden bir kısmı tarafların durumunu inceler, fikirlerini istişmam eder ve Sürre dedikleri bir mütareke akt ettirirler”
| | |
süyare (şüyare) pırodayene (dan- pıro) | ağıt söylemek | (Toten) Klagelied singen, Trauerlied singen | sing lament |
süyare (şüyare) vano | ağıt yakıyor | | |
süyare (şüyare, şiyare) [d.] | ağıt, dertli türkü | (Toten) Klagelied, Trauerlied | lament, dirge, threnody |
Tālāya Samoa | Samoa Tālāsı | Samoanischer Tālā | Samoan Tālā |
tı nêşkina şêrê | sen gidemezsin | | |
tı çım gınêne pıro | sen nazara geliyordun | | |