Türkce | ZonêMa/Kirmancki |
ot için bağ ipini büken çevirme ağaçtan alet | qiçık (qiçıke kêma) |
ot susuz | vaş (vas) bêaweo |
ot susuzdur | vaş (vas) bêaweweo |
ot veya ekin bağı | gırce (gırze) |
otantik, aslına uygun | otantik [Fr. → Eski Yun.] |
otel | otêle [d.] [Fr. → Lat.] |
otelci, otel sahibi, otelci (d) | otêldare [d.] |
otelci, otel sahibi, otelci (e) | otêldar [e.] |
otelde | otêle de |
otellerde | otêlu de |
otlamak | çereyene (çeren-, çerd-, -çer- ) [f.] |
otlamak | çerdene (çeren-, çerd-, -çer- ), çereyene [f.] |
otlanmak | çeriyayene (çerin-, çeriya-, -çeri- ) [f.] |
otlatmak | çıraynayene (çıraynen-, çırayna-, -çırayn-) [f.] |
otlatmak, gütmek | çerenayene (çerenen-, çerena-, -çeren- ), çıraynayene (çıraynen-, çırayna-, -çırayn- ) [f.] |
otlayan | çerdoğ/e [e./d.] |
otlayanlar | çerdoği [ç.] |
otoban gibi geniş yol, ipek yolu için kullanılmış | susa |
otobüs | otoboz (otobus, tomofil) [e.] [Fr. → Ìng.] |
otobüs firması | karxaneyê otobozi |
otobüsle götürdüler | pê otoboz berdi |
otogar (şehirler arası çalışan motorlu taşıtların yolcularını aldıkları ve indirdikleri yer) | otogar [e.] [Fr.] (1) |
otomat 1) canlı bir varlığın yapabileceği bazı işleri yapan mekanik veya elektrikli araç 2) sıcak su verecek biçimde hazırlanmış, hava gazı ocaklı cihaz 3) yapılarda, merdivenleri aydınlatacak biçimde düzenlenmiş elektrik düzeneği | otomate [Fr. → Eski Yun.] |
otomatik | otomatik [Fr.] (otomatik rêze kerd - otomatik sıralandı) |
otomobil yedek parça mağazası | mağaza leta erebeye |
otomobil, 1. kendinden hareket eden, 2. motorlu nakil aracı | tomofile [Fr. → Eski Yun./Lat.] |
otonom bölge, otonom alan, otonom mıntıka, özerk bölge, özerk alan, özerk mıntıka | mıntıqaya otonomi |
otopark alanı, park yeri | cayê parki |
otopsi | otopse |
otorite | otorite |